Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
efsaneli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Efsanesi olan

Örnek:

1. Tel, insan azmanı bir şeyhe ait iri, siyah, binbir taneli, efsaneli bir tespihe benziyor.

1. Tel, insan azmanı bir şeyhe ait iri, siyah, binbir taneli, efsaneli bir tespihe benziyor.


efsanesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Efsanesi olmayan


efsanevi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Efsanelerde geçen, kendisi için efsaneler düzülen veya efsaneyi andırır nitelikte olan (kimse, hayvan, yer), menkıbevi

Örnek:

1. O günün benim için en büyük nimeti o efsanevi başı yakından görmem olmuştur.

1. O günün benim için en büyük nimeti o efsanevi başı yakından görmem olmuştur.


Lisan : Farsça efsānevī

Telaffuz : efsa:nevi:

efsanevilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efsanevi olma durumu


efsun
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Büyü

Örnek:

1. Şayeste'nin reise büyü yaptığına ve adamı başka kadınlara karşı efsunla bağladığına kanaat getirmişti.

1. Şayeste'nin reise büyü yaptığına ve adamı başka kadınlara karşı efsunla bağladığına kanaat getirmişti.


Lisan : Farsça efsūn

efsuncu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyücü

Örnek:

1. Sonunda, kumarbazların çoğu açlıktan ve talihsizlikten ölünce, sağ kalanlar, kasabaya sayısız efsuncu ve sihirbazı buyur ettiler.

1. Sonunda, kumarbazların çoğu açlıktan ve talihsizlikten ölünce, sağ kalanlar, kasabaya sayısız efsuncu ve sihirbazı buyur ettiler.


efsunculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyücülük


efsunkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Büyülü


Lisan : Farsça efsūnkār

efsunlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyüleme


efsunlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Büyülemek

Örnek:

1. Tespihiyle galiba bir mahalle halkını efsunlayıp duruyor.

1. Tespihiyle galiba bir mahalle halkını efsunlayıp duruyor.


efsunlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Büyülü

Örnek:

1. Efsunlu güzelliğiniz bu evi bir güneş gibi ışığa boğuyor.

1. Efsunlu güzelliğiniz bu evi bir güneş gibi ışığa boğuyor.


efsus
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , eskimiş , eskimiş , ünlem , ünlem , eskimiş , eskimiş , Yazık, eyvah


Lisan : Arapça efsūs

Telaffuz : efsu:s

eften püften
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Baştan savma yapılmış, dayanıksız, derme çatma, çürük, değersiz

Örnek:

1. Eften püften bir iskele.

1. Eften püften bir iskele.


egale
Anlamı:

1. `Bir rekoru yinelemek` anlamındaki egale etmek birleşik fiilinde geçen bir söz


Lisan : Fransızca égale

eğdirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğdirebilmek işi


eğdirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eğdirme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Eğdirmeye gücü yetmek


eğdiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğdirme işi


eğdirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğdirmek işi


eğdirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eğik duruma getirmek, getirtmek

Örnek:

1. Eğdirme fesini yâr yâr kalkar da giderim

1. Eğdirme fesini yâr yâr kalkar da giderim


eğdirtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğdirtmek işi


eğdirtmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eğdirme işini yaptırmak


ege
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Veli


eğe

İlgili Kelimeler:

piyata eğe

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Maden, tahta vb.nin pürüzlerini düzeltmek için kullanılan, üzeri pürtüklü, sert, ensiz, çelik araç

Örnek:

1. Şimdi sen oradan kendine bir parça seç ve önce eğe ile düzeltmeye başla.

1. Şimdi sen oradan kendine bir parça seç ve önce eğe ile düzeltmeye başla.


eğe
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga


eğebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğebilmek işi