Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
efendi gibi yaşamak
Anlamı:

1. sıkıntısız, varlık içinde yaşamak


efendibaba
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bazı ailelerde çocukların babaları, gelinlerin kayınpederleri için kullandıkları saygı sözü


Telaffuz : efendi'baba

efendibabacık
Anlamı:

1. Efendibaba sözünün sevgiyle dolu söylenen biçimi

Örnek:

1. Münir, ezgince bir suratla: - Ne yapayım efendibabacığım, geçinme derdi bu.

1. Münir, ezgince bir suratla: - Ne yapayım efendibabacığım, geçinme derdi bu.


efendice
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Efendi gibi

Örnek:

1. Her hâli ile insancıl, sevecen, efendice bir tavırdır.

1. Her hâli ile insancıl, sevecen, efendice bir tavırdır.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (efendi'ce) Efendiye yaraşır bir biçimde, efendicesine


efendicesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Efendice

Örnek:

1. Tekrar geldi, kendisiyle konuştum, terbiyeli terbiyeli, efendicesine konuştum.

1. Tekrar geldi, kendisiyle konuştum, terbiyeli terbiyeli, efendicesine konuştum.


Telaffuz : efendi'cesine

efendicik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efendi sözünün sevgiyle dolu söylenen biçimi

Örnek:

1. Hiç ister miyim ben eli nimetli efendiciğimi kaptırayım o cilvebazlara?

1. Hiç ister miyim ben eli nimetli efendiciğimi kaptırayım o cilvebazlara?

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Davranışları efendiliğe yakışmayan kimse


efendiden bir adam
Anlamı:

1. terbiyeli, kibar ve ağırbaşlı kimse


efendileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efendileşmek durumu


efendileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Efendi duruma gelmek


efendilik

İlgili Kelimeler:

başefendilik, beyefendilik, hanımefendilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efendiye yakışır özellik, efendice davranış

Örnek:

1. Bu azade insanlarda her türlü adiliklerden uzak bir efendilik olduğu ne kadar da bellidir.

1. Bu azade insanlarda her türlü adiliklerden uzak bir efendilik olduğu ne kadar da bellidir.


efendim

İlgili Kelimeler:

evet efendimci

Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Bir sesleniş karşısında `buradayım` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Hasan! -Efendim!

1. Hasan! -Efendim!

2. Anlaşılmayan bir sözü tekrarlatmak için söylenen bir söz

Örnek:

1. Ne, ne, ne, ne dediniz efendim!

1. Ne, ne, ne, ne dediniz efendim!

3. Karşı çıkma, paylama cümlesini pekiştirmek için söylenen bir söz

Örnek:

1. Olur mu, efendim! Bu ne sorumsuzluktur, bu ne hafifliktir böyle?

1. Olur mu, efendim! Bu ne sorumsuzluktur, bu ne hafifliktir böyle?


Telaffuz : efe'ndim

efendim nerede, ben nerede?
Anlamı:

1. `ben ne diyorum, siz ne diyorsunuz` anlamında kullanılan bir söz


efendime söyleyeyim
Anlamı:

1. söz söylerken gerekli kelimeyi bulamayan bir kimsenin kullandığı bir söz

Örnek:

1. Efendime söyleyeyim, sütlü bir mısır kebabı derken bir sivrisinek bulutudur havalanmış çeltik batağından.

1. Efendime söyleyeyim, sütlü bir mısır kebabı derken bir sivrisinek bulutudur havalanmış çeltik batağından.

2. örnek olarak, mesela


efil efil
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hafif, kesintili ve yavaş bir biçimde (rüzgâr esmek, kar yağmak, saç dalgalanmak)


efil efil esmek
Anlamı:

1. yazın rüzgâr yavaş yavaş, serin serin esmek


efil efil etmek
Anlamı:

1. rüzgârda dalgalanmak

Örnek:

1. Efil efil eder yârin yüzünde / Zülüf müdür, perçem midir, tel midir?

1. Efil efil eder yârin yüzünde / Zülüf müdür, perçem midir, tel midir?


efildeme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efildemek işi


efildemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Rüzgâr yavaş bir biçimde ve serin olarak esmek


efileme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Efilemek işi


efilemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Efil efil esmek


efkâr

İlgili Kelimeler:

umumi efkâr, amme efkârı

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düşünceler, fikirler

2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Tasa, kaygı


Lisan : Arapça efkār

Telaffuz : efkâ:rı

efkâr basmak
Anlamı:

1. tasalanmak, kaygılanmak

Örnek:

1. Efkâr basınca, haftaları ay, ayları yıl diye hesap eder mahkûm.

1. Efkâr basınca, haftaları ay, ayları yıl diye hesap eder mahkûm.


efkâr dağıtmak
Anlamı:

1. sıkıntıyı gidermek, üzüntüden uzaklaşmak


efkâr etmek
Anlamı:

1. efkârlanmak

Örnek:

1. Efkâr ettiğimiz memleketin hâlidir.

1. Efkâr ettiğimiz memleketin hâlidir.


efkârı dağılmak
Anlamı:

1. sıkıntı ve üzüntüden kurtulmak, rahatlamak, huzur bulmak

Örnek:

1. Ona ne zaman rastlarsanız, konuşsanız içiniz açılır, efkârınız dağılır.

1. Ona ne zaman rastlarsanız, konuşsanız içiniz açılır, efkârınız dağılır.