Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ecir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sevap

Örnek:

1. Bu sabrın ecri büyüktür.

1. Bu sabrın ecri büyüktür.

2. Ücret


Lisan : Arapça ecr

ecir sabır dilemek
Anlamı:

1. başsağlığı dilemek


eciş bücüş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hiçbir yeri düzgün olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan, çarpık çurpuk, eğri büğrü

Örnek:

1. Oğlunun o eciş bücüş burnunun dikine gitmeye başladığı günlerde, tüm ilgisini ve sevgisini büyük kızına akıtmaya başlamıştı.

1. Oğlunun o eciş bücüş burnunun dikine gitmeye başladığı günlerde, tüm ilgisini ve sevgisini büyük kızına akıtmaya başlamıştı.


ecnebi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yabancı

Örnek:

1. Ekseriya gelen ecnebiler ve Hristiyanlar teamül olarak ayrı bir yerde ve hürmeten ayakta durup ayini seyrederlerdi.

1. Ekseriya gelen ecnebiler ve Hristiyanlar teamül olarak ayrı bir yerde ve hürmeten ayakta durup ayini seyrederlerdi.


Lisan : Arapça ecnebī

Telaffuz : ecnebi:

ecnebilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yabancı olma durumu


ecza

İlgili Kelimeler:

ecza çantası, ecza dolabı, ecza kutusu, eczane

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde

2. Çeşitli amaçlarla kullanılan kimyasal madde

Örnek:

1. Burada musluklar, mermer teşrih masaları, antiseptik eczalar yok!

1. Burada musluklar, mermer teşrih masaları, antiseptik eczalar yok!


Lisan : Arapça eczāʾ

Telaffuz : ecza:

ecza çantası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçerisinde ilk yardım için gerekli ilaç ve sağlık malzemesi bulunan çanta, ilk yardım çantası


ecza dolabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evde veya iş yerlerinde, içerisinde ilk yardım için gerekli ilaç ve sağlık malzemelerinin bulundurulduğu dolap

Örnek:

1. İnce uzun parmaklı elleri hastane ecza dolaplarının raflarında kaza çıkarmaksızın dolaşabiliyordu.

1. İnce uzun parmaklı elleri hastane ecza dolaplarının raflarında kaza çıkarmaksızın dolaşabiliyordu.

2. Eczanelerin bulunmadığı yerleşim birimlerinde ilgili yasalar doğrultusunda hekimlerin kontrolünde ilaçların sağlanabilmesi için oluşturulan ve içerisinde sık kullanılan ilaçların bulunduğu dolap


ecza kutusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlerde, otomobillerde ilaçların konulduğu kutu

Örnek:

1. Sanki bir ecza kutusu şu ısırgana benzeyen koyu yeşil ot.

1. Sanki bir ecza kutusu şu ısırgana benzeyen koyu yeşil ot.


eczacı

İlgili Kelimeler:

eczacı kalfası, eczacı mesul müdürü, eczacı teknisyeni, başeczacı, serbest eczacı, kamu eczacısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eczacılık fakültesinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse

Örnek:

1. Eczacının söylediğinden anlıyorum, avuç avuç ağrı kesici alıyor.

1. Eczacının söylediğinden anlıyorum, avuç avuç ağrı kesici alıyor.


eczacı kalfası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Serbest eczane veya kurum eczanelerinde eczacının gözetiminde işlere yardımcı olan kimse, eczacı teknisyeni


eczacı mesul müdürü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçici süre için yasal olarak bir serbest eczacının sorumluluğunu üstlenen kimse


eczacı teknisyeni
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eczacı kalfası


eczacılık

İlgili Kelimeler:

adli eczacılık, başeczacılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eczacının yaptığı iş

2. İlaçların ve kozmetik ürünlerin üretimi, çözümlenmesi, etkinlik ve güvenilirliği ile ilgili çalışmaları yürüten, bu ürünlerin kullanıcılara iletilmesini sağlayan, ilaç ve sağlıkla ilgili konularda danışmanlık hizmeti veren sağlık mesleği


eczalı

İlgili Kelimeler:

eczalı pamuk

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kimyasal madde ile kaplanmış, karıştırılmış, işlem görmüş

2. isim , isim , isim , isim , İçi kimyasal madde ile doldurulmuş mermi atan ateşli silah

Örnek:

1. Güzel bir bıçak, bir de eczalı dedikleri tabanca satın almıştım.

1. Güzel bir bıçak, bir de eczalı dedikleri tabanca satın almıştım.


eczalı pamuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Steril duruma getirilmiş pamuk


eczane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlaçların hazırlandığı veya hazır ilaçların satıldığı yer


Lisan : Arapça eczāʾ + Farsça ḫāne

Telaffuz : ecza:ne

eda
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Verme, ödeme, yerine getirme

Örnek:

1. Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.

1. Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.


Lisan : Arapça edāʾ

Telaffuz : eda:

eda
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davranış, tavır

Örnek:

1. Gül kokusunda saf ve masum bir eda, yaseminde romantik bir sevda hisseder gibi olurum.

1. Gül kokusunda saf ve masum bir eda, yaseminde romantik bir sevda hisseder gibi olurum.

2. Naz, işve

Örnek:

1. Giyimi kuşamı tepeden tırnağa Paris modası ya, nazı edası hiç aşağı kalmıyor ki!

1. Giyimi kuşamı tepeden tırnağa Paris modası ya, nazı edası hiç aşağı kalmıyor ki!

3. Anlatış biçimi, tarzı

Örnek:

1. Sonra birdenbire sözlerinin konferans edasını değiştirerek bana sordu.

1. Sonra birdenbire sözlerinin konferans edasını değiştirerek bana sordu.


Lisan : Arapça edāʾ

Telaffuz : eda:

eda etmek
Anlamı:

1. borcunu ödemek

2. dinî buyrukları yerine getirmek


edalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan

2. Tavırları hoş olan, nazlı, işveli


edat

İlgili Kelimeler:

edat grubu, edat tümleci, rabıt edatı

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türü, ilgeç: Ev gibi huzur köşesi olmaz. Çocuk sabaha karşı uyudu


Lisan : Arapça edāt

Telaffuz : eda:tı

edat grubu
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Edat tümleci


edat tümleci
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Adın edatla oluşturduğu genellikle zarf tümleci görevinde kullanılan kelime grubu, edat grubu, edatlı tümleç, ilgeçli tümleç

Örnek:

1. Çocuk gibi (ağlıyor). Dağ kadar (çamaşır birikmiş).

1. Çocuk gibi (ağlıyor). Dağ kadar (çamaşır birikmiş).


edatlı

İlgili Kelimeler:

edatlı tümleç

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Edat bulunduran