92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde değişik renkler bulunan
1. Ebruli kumaş.
1. Ebruli kumaş.
Telaffuz : ebru:li
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü, ishal yapıcı bir bitki, acı elma, acı karpuz, acı kavun (Citrullus colocynthis)
Telaffuz : ebu:cehil karpuzu
1. isim , isim , isim , isim , Cisimlerin kaynama sıcaklığını tespit etmeye yarayan cihaz
Lisan : Fransızca ébullioscope
1. isim , isim , isim , isim , `Çok kapalı giyinen kız veya kadın` anlamındaki Ebussuut Efendi'nin gelini gibi ve `eskiye çok bağlı, tutucu` anlamındaki Ebussuut Efendi'nin torunu deyimlerinde geçen bir söz
Özel: Evet
Telaffuz : e'bussuudu
1. isim , isim , isim , isim , Geçmişteki büyükler, atalar
1. Ecdadının dilini neye beğenmiyorsun?
1. Ecdadının dilini neye beğenmiyorsun?
Lisan : Arapça ecdād
Telaffuz : ecda:dı
1. isim , isim , isim , isim , Kraliçe
2. Güzel kadın
1. Dün Sirkeci istasyonunu görmeliydiniz, ecemiz geldi.
1. Dün Sirkeci istasyonunu görmeliydiniz, ecemiz geldi.
1. isim , isim , isim , isim , Çanakkale iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ece'a:badı
ecel beşiği, ecel şerbeti, ecel teri
1. isim , isim , isim , isim , Hayatın sonu, ölüm zamanı
1. Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün
1. Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün
Lisan : Arapça ecel
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok tehlikeli taşıt veya geçit
1. `herkesin ölümü için bir sebep vardır` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Ölmek` anlamındaki ecel şerbeti içmek deyiminde geçen bir söz
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Çok korkmak, çok sıkılmak, bunalım geçirmek, ölüm duygusuna kapılmak` anlamlarındaki ecel teri (veya terleri) dökmek (veya akmak) sözünde geçer
1. Tek kollu korsan, şimdi benim karşımda titriyor, ecel terleri döküyordu.
1. Tek kollu korsan, şimdi benim karşımda titriyor, ecel terleri döküyordu.
2. O soğuk ecel teri sanki kulaklarımdan, ensemden aşağı akıyordu.
2. O soğuk ecel teri sanki kulaklarımdan, ensemden aşağı akıyordu.
1. `ölüm dışında, çaresiz gibi görünen her güç işin bir çıkar yolu vardır` anlamında kullanılan bir söz
1. `birinin başına kötü bir şey gelmesi kaçınılmaz olduğunda olmadık davranışlarda bulunabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. ölümü veya yok olması kaçınılmaz duruma gelmek
1. Bizim oralarda eceli gelmeden vuruyorlar adamı.
1. Bizim oralarda eceli gelmeden vuruyorlar adamı.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çok cahil, çok bilgisiz
Lisan : Arapça echel
ecinni taifesi
1. isim , isim , isim , isim , Cin
1. Ben dünyada ecinni filan yoktur demez miydim?
1. Ben dünyada ecinni filan yoktur demez miydim?
Lisan : Arapça ecinnī
1. isim , isim , isim , isim , Cin topluluğu, cinler
1. Ecinni taifesine hükmetmek için tespihe asılırken bir yanlış adımla kendini cinlere boğdururdu.
1. Ecinni taifesine hükmetmek için tespihe asılırken bir yanlış adımla kendini cinlere boğdururdu.
1. `bomboş, kimse yok, ıssız ve sessiz` anlamında kullanılan bir söz
Ön Takı : (bir yerde)