92406 kayıt bulundu.
yeniden düzenleme
1. isim , isim , isim , isim , Düzenlemek işi, tertip, organizasyon
1. En saçma görünen batıl inançlar dahi insanın bir duygusunu, bir davranışını düzenleme gayesini güder.
1. En saçma görünen batıl inançlar dahi insanın bir duygusunu, bir davranışını düzenleme gayesini güder.
2. Belirli bir düzene göre bir araya getirilmiş olan nesne, aranjman
1. Çiçek aranjmanı.
1. Çiçek aranjmanı.
3. Düzene koyma, kodifikasyon, regülasyon
4. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Yayımlanan mevzuatın derlenip toplanması ve mevzuatta yapılan değişikliklerin ilgili ana mevzuata işlenmesi, kodifikasyon
5. müzik , müzik , müzik , müzik , Belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik, aranjman
1. -i , -i , -i , -i , Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek
1. Odasını düzenledi.
1. Odasını düzenledi.
2. Yapmak, hazırlamak
1. Merdivenleri, masaları gayet hantal, battal şeyler. Bodrumun ışığını da buna göre düzenlemişler.
1. Merdivenleri, masaları gayet hantal, battal şeyler. Bodrumun ışığını da buna göre düzenlemişler.
3. müzik , müzik , müzik , müzik , Düzenleme yapmak
4. müzik , müzik , müzik , müzik , Müzik aletlerini akort etmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzenlenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Düzenlenmek işi
1. Tedrisatın yeniden nasıl düzenlenmesi, öğretmen kadrolarının nasıl güçlendirilmesi sorularını tartışıyorlar.
1. Tedrisatın yeniden nasıl düzenlenmesi, öğretmen kadrolarının nasıl güçlendirilmesi sorularını tartışıyorlar.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzenli, düzgün duruma getirilmek
1. Yayın ve propaganda işleri bu yeni hayata göre düzenlenecektir.
1. Yayın ve propaganda işleri bu yeni hayata göre düzenlenecektir.
2. Yapılmak, tertip edilmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzenleri birbirine uygun
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir sınıflamada aynı düzen ve aynı sırada bulunan
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Aynı sıradaki nesne veya kavramların birbirinin yanında oluşu
2. Bir sınıflamada aynı sırada bulunan iki veya daha çok kavramın bağıntısı
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Düzenletme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Düzenletmeye gücü yetmek
1. -i , -i , -i , -i , Düzenleme işini yaptırmak
1. Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini, oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı.
1. Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini, oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı.
1. -i , -i , -i , -i , Düzenleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Düzenlemeye gücü yetmek
3. Düzenleme becerisi bulunmak
hava düzenleyicisi
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir işi, kuruluşu gerçekleştirip düzenli sonuç alınmasını üstlenen kimse, organizatör, aranjör
2. müzik , müzik , müzik , müzik , Belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde değişiklikler yapan kimse, aranjör
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir makinenin görevini istenilen ölçüde tutup ayarlayabilen araç, regülatör
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Devlete ve kişilere ait ormanların, önceden hazırlanıp kabul edilmiş esaslara uygun olarak işletilmesi, amenajman
2. Doğal kaynakların işletilmesi, amenajman
düzenli ordu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam
1. Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur.
1. Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur.
2. Sistemli, nizamlı, metodik
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , En küçük biriminden en büyük birliğine kadar her türlü donanıma sahip askerî güç