92406 kayıt bulundu.
tekdüze
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Doz
1. eşkıyalıktan vazgeçmek
1. Düğünevinin avlusuna girerken yeni düze inmiş efeler gibi nara attı.
1. Düğünevinin avlusuna girerken yeni düze inmiş efeler gibi nara attı.
kabarcıklı düzeç
1. isim , isim , isim , isim , Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç, tesviye aleti
1. isim , isim , isim , isim , Aynı düzeye getirme, yüzey ayrımlarını ölçme, tesviye
2. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Bir yerin değişik noktalardaki yükseltisini, deniz yüzeyi göre belirlemek için yapılan işlemlerin bütünü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzelme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Sonunda biraz kanının alınmasına razı oldu da zavallıcık, bir parça düzelebildi.
1. Sonunda biraz kanının alınmasına razı oldu da zavallıcık, bir parça düzelebildi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düz duruma gelmek, düzleşmek
1. Burada toprak basıla basıla düzelmiş.
1. Burada toprak basıla basıla düzelmiş.
2. Kötü, bozulmuş bir durumdayken düzenli duruma gelmek
1. Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez.
1. Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez.
3. Soğuk ve yağış azalmak
4. Hasta iyileşmek
1. Sen merak etme, yavrucak yakında düzelir.
1. Sen merak etme, yavrucak yakında düzelir.
1. -i , -i , -i , -i , Düzeltme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Düzeltmeye gücü yetmek
3. Düzeltme becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Düzeltme işi, tashih
2. Basılmakta olan bir eserin provaları üzerinde özel düzeltme işaretleriyle yanlışları gösterme, tashih
düzeltici jimnastik
1. isim , isim , isim , isim , Basılmak üzere dizilmekte olan bir eserin provalarını düzeltme ile görevli kimse, düzeltmen, musahhih
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yaşama ve çalışma şartlarının etkisiyle oluşan vücut bozukluklarını ve aksaklıklarını önlemek veya gidermek için uygulanan özel beden eğitimi türü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzeltilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bereket ki o zamana kadar telefon düzeltilebildi.
1. Bereket ki o zamana kadar telefon düzeltilebildi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzeltme işine konu olmak veya düzeltme işi yapılmak
1. Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi.
1. Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi.