92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Duygusuz olma durumu, hissizlik
1. İki dakika süren bu duygusuzluktan sonra bu üç dört satırın cehennemî manaları anlaşılmaya başladı.
1. İki dakika süren bu duygusuzluktan sonra bu üç dört satırın cehennemî manaları anlaşılmaya başladı.
2. Duygusuzca davranış
1. isim , isim , isim , isim , Duymak işi
1. Daha kuaför koltuğundan kalkmadan pişmanlık duymaya başlamıştı bile.
1. Daha kuaför koltuğundan kalkmadan pişmanlık duymaya başlamıştı bile.
vurdumduymaz
1. -i , -i , -i , -i , Bilgi almak, öğrenmek, haber almak
1. Bir köylüden burada avlandığınızı duydum.
1. Bir köylüden burada avlandığınızı duydum.
2. İşitmek, ses almak
1. Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.
1. Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.
3. Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek
1. Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik.
1. Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik.
4. Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek
1. Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.
1. Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.
5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Sezmek, fark etmek, hissetmek
1. Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.
1. Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.
vurdumduymazlık
1. isim , isim , isim , isim , Duymamış gibi davranma durumu
1. ilgilenmek istemediği için duymamış gibi davranmak
1. Evine gönderilen haberleri hep duymazlıktan gelmişti.
1. Evine gönderilen haberleri hep duymazlıktan gelmişti.
duyuüstü, duyu yitimi, altıncı duyu, aşırı duyu, beş duyu, güzel duyu, sağduyu, dokunma duyusu, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat duyusu
1. isim , isim , isim , isim , İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum
1. Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım.
1. Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duyulma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Çünkü kazma sesleri kaledekiler tarafından duyulabilir ve bu kez onlar, kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazabilirlerdi.
1. Çünkü kazma sesleri kaledekiler tarafından duyulabilir ve bu kez onlar, kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazabilirlerdi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duyma işine konu olmak
1. Arada bir küçük dalgaların kâh gülüştükleri, kâh ağlaştıkları duyulur.
1. Arada bir küçük dalgaların kâh gülüştükleri, kâh ağlaştıkları duyulur.
duyum eşiği, duyum ikiliği, duyumölçer, uza duyum, basınç duyumu, devin duyumu, kassıl duyumlar
1. isim , isim , isim , isim , Duyu
2. Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber, istihbarat
1. Bu haberi duyumlarınıza dayanarak mı söylüyorsunuz?
1. Bu haberi duyumlarınıza dayanarak mı söylüyorsunuz?
3. fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim, ihsas
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bir uyarımın, duyulabileceği en aşağı derecesi
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bir duyunun başka nitelikte bir duyum uyandırması, bir sesin aynı zamanda bir renk duygusu vermesi, sinestezi
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Duyumculuk yanlısı
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Her bilginin temelinde duyumların bulunduğu ileri sürülen öğretilerin genel adı, sansüalizm