92406 kayıt bulundu.
1. `ancak büyük fedakârlıklarla elde edilebilecek güzel bir şey, fedakârlık yapılmadan elde edilemez` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Dutun ezilmesi ve şırasının kaynatılması sonunda elde edilen bir pekmez türü
1. neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak
1. Sabahtan akşama kadar durmadan söyleyen geveze Çalıkuşu, dut yemiş bülbüle dönmüştü.
1. Sabahtan akşama kadar durmadan söyleyen geveze Çalıkuşu, dut yemiş bülbüle dönmüştü.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dut, incir vb. cinsleri içine alan iki çeneklilerden bir bitki familyası
düttürü Leylâ
1. isim , isim , isim , isim , Dar ve kısa giysi
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Açık saçık, tuhaf ve hafif giyimli (kadın)
Telaffuz : dü'ttürü
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Tuhaf, dar ve kısa giyinmiş kadın
duvak düşkünü
1. isim , isim , isim , isim , Gelinin başını, bazen de yüzünü örten dantel veya tülden örtü
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Küp, tandır, baca vb.nin taş veya topraktan yapılmış kapağı
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yeni doğan bazı bebeklerin doğduğu zaman başlarını çevreleyen zar
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Evlenmeye çok istekli olan
1. Nabi Efendi, Nezahat Hanım'ı duvak düşkünü bir taze diye almıştı.
1. Nabi Efendi, Nezahat Hanım'ı duvak düşkünü bir taze diye almıştı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duvak örtünmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gelin olmak
telli duvaklı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başı ve yüzü duvakla örtülü
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Doğduğunda başında zar olan (bebek), perdeli
duvar ayağı, duvar dayağı, duvar dişi, duvar gazetesi, duvar halısı, duvar ilanı, duvar kâğıdı, duvar pası, duvar resmi, duvar saati, duvar sarmaşığı, duvarsedefi, duvar takvimi, duvar topu, duvar yazısı, duvar yüzlü, ana duvar, kapı duvar, kuru duvar, moloz duvar, perde duvar, sağır duvar, Ağlama Duvarı, ağlama duvarı, buz duvarı, hücre çeperi, hücre duvarı, istinat duvarı, oturma duvarı, ses duvarı, temel duvarı
1. isim , isim , isim , isim , Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran, taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan veya örülen dikey düzlem, örek
1. Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı.
1. Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı.
2. Bir toprak parçasını sınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılan engel, örek
1. Karabaş, bostan duvarının gölgesinde öğle uykusuna serilir.
1. Karabaş, bostan duvarının gölgesinde öğle uykusuna serilir.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sonuç alınamayan yer
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Engel
1. İki arkadaşın arasında aşılmaz bir duvar vardı.
1. İki arkadaşın arasında aşılmaz bir duvar vardı.
5. spor , spor , spor , spor , Voleybolda ağ üzerinde karşı takım oyuncusunun vuruşuna karşı koyma
Lisan : Farsça dīvār
1. isim , isim , isim , isim , Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak
1. duvar örmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aradaki ilişkiye son vermek, görüşmemek
1. isim , isim , isim , isim , Yıkılmaması için duvara eğik olarak konulan destek ağaç
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , İleride eklenecek duvarın iyice tutunması için duvarın bir yerinde bırakılan tuğla çıkıntıları, ekleme dişi