Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
durum ulacı
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Zarf-fiil


dürümcü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürüm yapan veya satan kimse


dürümcülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürümcünün yaptığı iş


durumdan ders çıkarmak
Anlamı:

1. içinde bulunulan şartları değerlendirerek yanlış adım atmamak


durumdan vazife çıkarmak
Anlamı:

1. içinde bulunulan şartları değerlendirerek sorumluluk yüklenmek


dürümleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürümlemek işi


dürümlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dürüm biçiminde sarmak, kıvırmak

Örnek:

1. Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu.

1. Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu.


durumu bozulmak
Anlamı:

1. maddi durumu kötüleşmek


durumu düzelmek
Anlamı:

1. maddi durumu iyileşmek


durup dinlenmeden
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Arası kesilmeksizin, arka arkaya, sürekli olarak

Örnek:

1. ... mektup desen değil, mektup deftere yazılmaz... Öyleyse ne yazarsın böyle durup dinlenmeden.

1. ... mektup desen değil, mektup deftere yazılmaz... Öyleyse ne yazarsın böyle durup dinlenmeden.


durup durup
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Durarak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ara sıra, zaman zaman, bekleyerek

Örnek:

1. Sakarya zaferi tacını giyinceye kadar durup durup dinleyecekti.

1. Sakarya zaferi tacını giyinceye kadar durup durup dinleyecekti.


durup dururken
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Gereği veya nedeni yokken

Örnek:

1. Sanki bütün o insanlar durup dururken ses yükselttiler.

1. Sanki bütün o insanlar durup dururken ses yükselttiler.

2. Ansızın

Örnek:

1. Durup dururken kuru kuru öğürmeye başlıyordu.

1. Durup dururken kuru kuru öğürmeye başlıyordu.


duruş

İlgili Kelimeler:

esas duruş, rahat duruş, temel duruş, dik duruşlu, hazır ol duruşu, ihtiram duruşu, mum duruşu, saygı duruşu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durma işi

Örnek:

1. Bu kız ona bir tür büyü yapmış, çocuğun oturuşu, duruşu, konuşması, gülümseyişi, her şeyi değişmişti.

1. Bu kız ona bir tür büyü yapmış, çocuğun oturuşu, duruşu, konuşması, gülümseyişi, her şeyi değişmişti.


duruşma

İlgili Kelimeler:

açık duruşma, gizli duruşma, kapalı duruşma

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi, murafaa

Örnek:

1. Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı.

1. Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı.


dürüst

İlgili Kelimeler:

dürüst oyun, doğru dürüst, tendürüst

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)

Örnek:

1. Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır.

1. Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kurallara uygun, yanlışsız

Örnek:

1. İyi giyinmek her zaman dürüst bir zevk ifade etmez.

1. İyi giyinmek her zaman dürüst bir zevk ifade etmez.


Lisan : Farsça durust

dürüşt
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sert, gücendirici, kırıcı

Örnek:

1. Ömründe bir defa kimseye dürüşt bir söz söylememişti.

1. Ömründe bir defa kimseye dürüşt bir söz söylememişti.


Lisan : Farsça duruşt

dürüst oyun
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Kurallara ve karşılıklı hoşgörüye bağlı kalınarak oynanan oyun


dürüstlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğruluk

Örnek:

1. O zaman parmağımın şerefine içerken, dürüstlüğün şerefine içmiş oluruz, değil mi?

1. O zaman parmağımın şerefine içerken, dürüstlüğün şerefine içmiş oluruz, değil mi?


duruverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duruvermek işi


duruvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın durmak

Örnek:

1. Birden, koskocaman bir kutu, upuzun bir şey, gürültüyle duruverdi yanımda.

1. Birden, koskocaman bir kutu, upuzun bir şey, gürültüyle duruverdi yanımda.


Telaffuz : duru'vermek

Dürzi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suriye'nin Havran bölgesinde, Lübnan'ın bazı bölgelerinde ve buralara yakın bölgelerde yaşayan ve kendilerine özgü mezhepleri olan bir topluluk


Özel: Evet

Lisan : Arapça durzī

Telaffuz : dürzi:

dürzü
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Ağır hakaret ve küfür sözü


Lisan : Arapça durzī

duş

İlgili Kelimeler:

duş kabini, duş teknesi, el duşu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Temizlik veya tedavi amacıyla suyu yüksekten üzerine doğru püskürtme yoluyla yıkanma

Örnek:

1. Soğuk bir duş, sonra da deliksiz bir uyku!

1. Soğuk bir duş, sonra da deliksiz bir uyku!

2. Bu biçimde yıkanmaya yarayan alet


Lisan : Fransızca douche

düş

İlgili Kelimeler:

düş gücü, düş kırıklığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya

Örnek:

1. Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde

1. Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerçek olmayan şey, imge

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerçekleşmesi istenen şey, umut


düş görmek
Anlamı:

1. rüya görmek

Örnek:

1. Uyumak üzere olduğunu anladığında düş görmemek için dua etti.

1. Uyumak üzere olduğunu anladığında düş görmemek için dua etti.