Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
durulanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durulanmak işi


durulanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkanmış şeyler duru sudan geçirilmek

2. İnsan, yıkandıktan sonra bir daha temiz su dökünmek


durulaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durulaşmak durumu

Örnek:

1. Sevindiğim gelişme, en yobaz politikacıların bile dildeki durulaşmaya yabancı kalamayışlarıdır.

1. Sevindiğim gelişme, en yobaz politikacıların bile dildeki durulaşmaya yabancı kalamayışlarıdır.


durulaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duru bir duruma gelmek


durulaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durulaştırmak işi


durulaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Durulaşma işini yaptırmak


durulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durulmak durumu

Örnek:

1. Güneşin açması, yağmurun dinmesi, fırtınanın durulması beklenebilir.

1. Güneşin açması, yağmurun dinmesi, fırtınanın durulması beklenebilir.


durulmak
Anlamı:

1. Durma işi yapılmak

Örnek:

1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur

1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur


durulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duru duruma gelmek

Örnek:

1. Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana.

1. Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana.

2. Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak

Örnek:

1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.

1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sakinleşmek

Örnek:

1. Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi.

1. Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi.


dürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürülmek işi


dürülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dürme işine konu olmak veya dürme işi yapılmak

Örnek:

1. Faytonun köşesinde dürülmüş, bağlanmış bir bohça gibidir.

1. Faytonun köşesinde dürülmüş, bağlanmış bir bohça gibidir.

2. Bükülmek

3. Sarılmak, katlanmak

4. Toplanmak, toparlanmak

Örnek:

1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?

1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?


durultma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durultmak işi


durultmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Duru duruma getirmek

Örnek:

1. Gökyüzüne baka baka soluğunu durulturken bekçilerden birinin karısı kapısına dayandı.

1. Gökyüzüne baka baka soluğunu durulturken bekçilerden birinin karısı kapısına dayandı.


dürülü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dürülmüş, kıvrılmış


duruluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duru olma durumu

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dil veya üslubun karışık olmama durumu

Örnek:

1. Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi.

1. Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi.

3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Açıklık


dürülüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürülme işi


duruluverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duruluvermek durumu


duruluvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın durulmak

Örnek:

1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.

1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.


Telaffuz : durulu'vermek

durum

İlgili Kelimeler:

durum eki, durum ortacı, durum ulacı, açık durum, coğrafi durum, geçerli durum, istenmeyen durum, seferî durum, süredurum, sürer durum, üç durum yasası, yalın durum, ad durumu, ayrılma durumu, belirtme durumu, bulunma durumu, çıkma durumu, çiçek durumu, dış çizgiler durumu, gün durumu, hava durumu, isim durumu, kalma durumu, tamlayan durumu, yönelme durumu, yükleme durumu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon

Örnek:

1. Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı.

1. Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı.

2. Duruş biçimi, konum, tavır

3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri

4. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl

Örnek:

1. Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.

1. Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.


dürüm

İlgili Kelimeler:

dürüm dürüm, dürüm ekmeği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürme işi, silindir biçiminde kıvırma

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , İçine türlü katıklar konularak sarılmış yufka ekmeği veya ince pide


durum almak
Anlamı:

1. belli bir duruş biçimine geçmek

2. bir olay karşısında belli bir tavır almak


dürüm dürüm
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sövgü sözü olarak kullanılan dürzü sözcüğünün anlamını pekiştiren bir söz

Örnek:

1. Dürüm dürüm dürzü.

1. Dürüm dürüm dürzü.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Silindir biçiminde sararak


durum eki
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Adın bir adla veya fiille ilgisini kuran ek, hâl eki

Örnek:

1. ev-i gördüm, ev-in önü.

1. ev-i gördüm, ev-in önü.


dürüm ekmeği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürüm yapmakta kullanılan ekmek


durum ortacı
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sıfat-fiil