92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkanmış şeyler duru sudan geçirilmek
2. İnsan, yıkandıktan sonra bir daha temiz su dökünmek
1. isim , isim , isim , isim , Durulaşmak durumu
1. Sevindiğim gelişme, en yobaz politikacıların bile dildeki durulaşmaya yabancı kalamayışlarıdır.
1. Sevindiğim gelişme, en yobaz politikacıların bile dildeki durulaşmaya yabancı kalamayışlarıdır.
1. isim , isim , isim , isim , Durulmak durumu
1. Güneşin açması, yağmurun dinmesi, fırtınanın durulması beklenebilir.
1. Güneşin açması, yağmurun dinmesi, fırtınanın durulması beklenebilir.
1. Durma işi yapılmak
1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur
1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duru duruma gelmek
1. Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana.
1. Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana.
2. Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak
1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.
1. Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sakinleşmek
1. Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi.
1. Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dürme işine konu olmak veya dürme işi yapılmak
1. Faytonun köşesinde dürülmüş, bağlanmış bir bohça gibidir.
1. Faytonun köşesinde dürülmüş, bağlanmış bir bohça gibidir.
2. Bükülmek
3. Sarılmak, katlanmak
4. Toplanmak, toparlanmak
1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?
1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?
1. -i , -i , -i , -i , Duru duruma getirmek
1. Gökyüzüne baka baka soluğunu durulturken bekçilerden birinin karısı kapısına dayandı.
1. Gökyüzüne baka baka soluğunu durulturken bekçilerden birinin karısı kapısına dayandı.
1. isim , isim , isim , isim , Duru olma durumu
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dil veya üslubun karışık olmama durumu
1. Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi.
1. Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi.
3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Açıklık
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın durulmak
1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.
1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.
Telaffuz : durulu'vermek
durum eki, durum ortacı, durum ulacı, açık durum, coğrafi durum, geçerli durum, istenmeyen durum, seferî durum, süredurum, sürer durum, üç durum yasası, yalın durum, ad durumu, ayrılma durumu, belirtme durumu, bulunma durumu, çıkma durumu, çiçek durumu, dış çizgiler durumu, gün durumu, hava durumu, isim durumu, kalma durumu, tamlayan durumu, yönelme durumu, yükleme durumu
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
1. Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı.
1. Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı.
2. Duruş biçimi, konum, tavır
3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri
4. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl
1. Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.
1. Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.
dürüm dürüm, dürüm ekmeği
1. isim , isim , isim , isim , Dürme işi, silindir biçiminde kıvırma
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , İçine türlü katıklar konularak sarılmış yufka ekmeği veya ince pide
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sövgü sözü olarak kullanılan dürzü sözcüğünün anlamını pekiştiren bir söz
1. Dürüm dürüm dürzü.
1. Dürüm dürüm dürzü.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Silindir biçiminde sararak
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Adın bir adla veya fiille ilgisini kuran ek, hâl eki
1. ev-i gördüm, ev-in önü.
1. ev-i gördüm, ev-in önü.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sıfat-fiil