Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dürteleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtelemek işi


dürtelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dürter gibi yapmak, hafifçe dürtmek


dürtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtmek işi

Örnek:

1. Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı.

1. Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı.


dürtmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek

Örnek:

1. On dakika kadar dürttükten ve bağırdıktan sonra nihayet biraz ayılabildi.

1. On dakika kadar dürttükten ve bağırdıktan sonra nihayet biraz ayılabildi.

2. Değmek, dokunmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uyarmak, ikaz etmek


dürtü
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bedensel veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim

Örnek:

1. Sevgi bir dürtüdür.

1. Sevgi bir dürtüdür.


dürtücü kılıç
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Eskrimde kullanılan, namlusu düz ve yuvarlak, ucu düğmeli kılıç, flöre


dürtükleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtüklemek, işi


dürtüklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Üst üste birkaç kez dürtmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini uyarmak veya kışkırtmak

Örnek:

1. Yalnızlık konusunu, insanı dürtükleyecek biçimde ortaya koyan yazarlar da var.

1. Yalnızlık konusunu, insanı dürtükleyecek biçimde ortaya koyan yazarlar da var.


dürtülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtülmek işi


dürtülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dürtme işine konu olmak veya dürtme işi yapılmak


dürtüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtme işi


dürtüşleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtüşlemek işi


dürtüşlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birkaç kez dürtmek

Örnek:

1. Neden sonra dalmışız. Dürtüşleyerek uyandırdılar.

1. Neden sonra dalmışız. Dürtüşleyerek uyandırdılar.


dürtüşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtüşmek işi


dürtüşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirini dürtmek


dürtüştürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürtüştürmek işi


dürtüştürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kısa aralıklarla sık sık dürtmek


duru

İlgili Kelimeler:

arı duru

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak

2. Pürüzsüz (ten)

Örnek:

1. Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı.

1. Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

Örnek:

1. Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu.

1. Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu.


dürü
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dürülmüş şey

2. Armağan

3. Çeyiz

4. Düğüne çağrılanlara düğün sahibi tarafından verilen armağan


dürü
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Bel denilen tarım aracı


duruk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı

2. Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili olan

3. Dalgalı akımlı elektrik motor veya üreteçlerinde hareketsiz bölüm, stator

4. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri ile uğraşan bilim dalı, statik


durukluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duruk olma durumu


duruksun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Kararsız


durulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durulamak işi


durulamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yıkanmış şeyleri duru sudan geçirmek