Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dural
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hep aynı durumda ve değişmeden kalan

Örnek:

1. Yalnızca ölümden oluşan o dural tarih içinde, kendisinin de bir evrimi olabileceğini hiç düşünmemişti.

1. Yalnızca ölümden oluşan o dural tarih içinde, kendisinin de bir evrimi olabileceğini hiç düşünmemişti.


duralama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duralamak işi


duralamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duraklamak

Örnek:

1. Yeni gelen üç kişi bir an girmekle girmemek arası kapının içinde duraladılar.

1. Yeni gelen üç kişi bir an girmekle girmemek arası kapının içinde duraladılar.


duralatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duralatmak işi


duralatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Duralama işini yaptırmak


duralayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duralama işi


durallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dural olma durumu

Örnek:

1. Hayatımızın o dönemlerdeki durallığı, biteviyeliği, romanı toplumumuzdan uzak tutmuştur.

1. Hayatımızın o dönemlerdeki durallığı, biteviyeliği, romanı toplumumuzdan uzak tutmuştur.


duran top
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Atış yapmak üzere bekletilen ve hareketsiz olan futbol topu


durayazma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durayazmak işi


durayazmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duracak gibi olmak


Telaffuz : dura'yazmak

dürbün

İlgili Kelimeler:

çiçek dürbünü

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik alet, bakaç

2. Gözetleme deliği


Lisan : Farsça dūrbīn

dürbünlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dürbünü olan

Örnek:

1. Kalabalıktan kimse kalmamış. Dürbünlü çocuklar da görünmüyor.

1. Kalabalıktan kimse kalmamış. Dürbünlü çocuklar da görünmüyor.


dürbünün tersiyle bakmak
Anlamı:

1. bir şeyi küçümsemek, olduğundan çok daha az önemli görmek


durdu durdu, turnayı gözünden vurdu
Anlamı:

1. `uzun süre bekledi ancak sonunda isteğini elde etti` anlamında kullanılan bir söz


durduğu yerde (veya durduk yerde)
Anlamı:

1. hiçbir emek harcamadan

2. gereği yokken

3. suçsuz yere


durdurabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durdurabilmek işi


durdurabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Durdurma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Durdurmaya gücü yetmek

Örnek:

1. Zamanı nasıl durdurabilirim?

1. Zamanı nasıl durdurabilirim?


durdurma

İlgili Kelimeler:

yürütmeyi durdurma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durdurmak işi


durdurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Durmasını sağlamak

Örnek:

1. Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!

1. Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!


durdurtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durdurtmak işi


durdurtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Durmasını sağlamak, durmasına yol açmak


durdurulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durdurulmak işi


durdurulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Durdurma işi yapılmak

Örnek:

1. Önce maddi kısıtlamalar yüzünden deneyler durdurulmuş, derken pek çok kişi işten çıkarılmıştı.

1. Önce maddi kısıtlamalar yüzünden deneyler durdurulmuş, derken pek çok kişi işten çıkarılmıştı.


durduruş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durdurma işi


durduruverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durduruvermek işi