92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde tempo
1. Ellerini dümtek usulü ile dizlerine vurur.
1. Ellerini dümtek usulü ile dizlerine vurur.
1. isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , Körelme
Lisan : Arapça dumūr
Telaffuz : dumu:ru
1. körelmek
1. Aşk, bende öyle dumura uğramış bir duygu ki sevmek hasretini bile duyamıyorum.
1. Aşk, bende öyle dumura uğramış bir duygu ki sevmek hasretini bile duyamıyorum.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Alçak, aşağı, aşağılık
Lisan : Arapça dūn
Telaffuz : du:n
1. isim , isim , isim , isim , Bugünden bir önceki gün
1. Dün gece uyuyamadım da biraz başım ağrıyor.
1. Dün gece uyuyamadım da biraz başım ağrıyor.
2. Geçmiş
1. Bugünü anlamak için dünü bilmek gerek.
1. Bugünü anlamak için dünü bilmek gerek.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Bugünden bir önceki günde
1. Dün söyledi.
1. Dün söyledi.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa bir süre önce
1. `herhangi bir şeye başladığından beri çok az zaman geçtiği hâlde` anlamında kullanılan bir söz
1. `işinde ustalaşmadan hile yollarına başvuruyor` anlamında kullanılan bir söz
1. `bir üzüntü sürdürülmemeli, unutulmaya çalışılmalıdır` anlamında kullanılan bir söz
dünden bugüne, dünden ölmüş
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir önceki günden
1. Dünden kalma yemek.
1. Dünden kalma yemek.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sanatçının özellikle ilk dönemlerinde meydana getirdiği eserlerinden oluşmuş (sergi), retrospektif
1. kendisine yapılan bir öneriyi seve seve ve hemen kabul etmek
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çalışma hevesi kalmamış (kimse)
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Temel maddesi olivin olan iri taneli kayaç
Lisan : Fransızca dunite
dünkü çocuk
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bugünden bir önceki günle ilgili
1. Dünkü gün. Dünkü yağmur.
1. Dünkü gün. Dünkü yağmur.
2. Yakın geçmişteki
1. Dünkü kaplan, bir külkedisi yumuşaklığı ile göğsüme yaslandı.
1. Dünkü kaplan, bir külkedisi yumuşaklığı ile göğsüme yaslandı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acemi, yeni, toy
1. Daha dünkü damatla böyle çabucak yüz göz olup rezaleti ayyuka çıkarmak olur mu hiç?
1. Daha dünkü damatla böyle çabucak yüz göz olup rezaleti ayyuka çıkarmak olur mu hiç?
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Deneyimi az, toy, acemi kimse
1. Dünkü çocuk bize akıl öğretmeye kalktı.
1. Dünkü çocuk bize akıl öğretmeye kalktı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Eşlerin baba ve analarının birbirlerine göre durumu
1. evlenecek kimse için kız istemeye gitmek
1. Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir.
1. Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir.
1. isim , isim , isim , isim , Dünür olma durumu
2. Evlenme sonucu oluşan yakınlık, hısımlık, sıhriyet
dünya âlem, dünyaevi, dünya görmüş, dünya görüşlü, dünya görüşü, dünya güzeli, dünya kelamı, dünya malı, dünya nimeti, dünya penceresi, darıdünya, dış dünya, Eski Dünya, fâni dünya, iç dünya, öbür dünya, ölümlü dünya, öteki dünya, üçüncü dünya ülkeleri, yalancı dünya, yalan dünya, yenidünya, Yeni Dünya, basın dünyası, geçim dünyası, magazin dünyası, sanat dünyası, umut dünyası, ümit dünyası, yeraltı dünyası
1. isim , isim , isim , isim , Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yeryüzü
2. Dış, çevre, ortam
1. Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş.
1. Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş.
3. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
1. Batı dünyası. Doğu dünyası.
1. Batı dünyası. Doğu dünyası.
4. Meslek veya iş birliği içinde bulunan kimseler, camia
1. Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır.
1. Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır.
5. zamir , zamir , zamir , zamir , Herkes
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duygu, düşünce ve hayal âlemi
1. Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı.
1. Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı.
Lisan : Arapça dunyā
Telaffuz : dünya: