92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Kiralanarak içinde eğlence ve toplantı yapılan salon
1. isim , isim , isim , isim , Hafifçe kavrulan bol soğan içinde kemikli kuzu etinin ağır ateşte pişirilmesiyle hazırlanan, az sulu yemek türü
1. isim , isim , isim , isim , Düğün sahibi, toycu
2. Düğün çağrıcısı
3. Düğüne katılan kimse
1. Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular.
1. Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Düğün olmadan, düğün yapmadan
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düğünü olmayan
1. bir yardımına karşılık olarak bekâr bir kimseye çok büyük bir yardımda bulunma sözü vermek
Ön Takı : (birinin)
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İnce bulgur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Girme, giriş
Lisan : Arapça duḫūl
Telaffuz : duhu:l
duhuliye kartı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Giriş ücreti
1. On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi.
1. On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi.
Lisan : Arapça duḫūliyye
Telaffuz : duhu:liye
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Avrupa ülkelerinde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk unvanı
Lisan : Fransızca duc
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Dük unvanının eskiden kullanılan biçimi
1. Sırplar bir defa İpek'te kongreye benzer bir toplantı yaparak imparatorluktan ayrılmak ve Sırbistan tacını Savoie dukasına vermek istediler.
1. Sırplar bir defa İpek'te kongreye benzer bir toplantı yaparak imparatorluktan ayrılmak ve Sırbistan tacını Savoie dukasına vermek istediler.
2. Bir tür Venedik altın akçesi
1. ... Osmanlı Devleti'ne yıllık otuz bin duka altın vergi verecek.
1. ... Osmanlı Devleti'ne yıllık otuz bin duka altın vergi verecek.
Lisan : İtalyanca duca
Telaffuz : du'ka
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Bir dukanın yönetiminde bulunan ülke
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dar kadro ile dilediği gibi yönetme
1. isim , isim , isim , isim , Esnafın perakende satış yaptığı, küçük zanaat sahiplerinin çalıştıkları yer
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri
1. Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular.
1. Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular.
3. argo , argo , argo , argo , Kumarhane
Lisan : Arapça dukkān
1. isim , isim , isim , isim , Dükkân işleten kimse
1. Dükkâncıları bayrak asmaya teşvik edecekti.
1. Dükkâncıları bayrak asmaya teşvik edecekti.
dulaptal otu, dulavrat otu, karadul
1. isim , isim , isim , isim , Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek
1. Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar.
1. Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar.
1. kadın veya erkeğin eşi ölmek
1. Hatice Hanım, pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı.
1. Hatice Hanım, pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dulaptal otugillerin örnek bitkisi olan, Kuzeydoğu Anadolu dağlarında yetişen, çiçekleri güzel kokan, çalı görünüşünde, çok yıllık bir bitki (Daphne mezereum)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Örnek bitkisi dulaptal otu olan, taçsız iki çeneklilerden bir familya