Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
düğün pilavıyla dost ağırlamak
Anlamı:

1. başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak


düğün salonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralanarak içinde eğlence ve toplantı yapılan salon


düğün yahnisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hafifçe kavrulan bol soğan içinde kemikli kuzu etinin ağır ateşte pişirilmesiyle hazırlanan, az sulu yemek türü


düğüncü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düğün sahibi, toycu

2. Düğün çağrıcısı

3. Düğüne katılan kimse

Örnek:

1. Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular.

1. Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular.


düğüncübaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düğünü yöneten kimse


Telaffuz : düğüncü'başı

düğüncülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düğüncü olma durumu


düğünevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düğün yapan aile


Telaffuz : düğü'nevi

düğünevi gibi
Anlamı:

1. sevinçli ve telaşlı bir kalabalık bulunan (yer)


düğünsüz
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Düğün olmadan, düğün yapmadan

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düğünü olmayan


düğününde kalburla (veya elekle) su taşımak
Anlamı:

1. bir yardımına karşılık olarak bekâr bir kimseye çok büyük bir yardımda bulunma sözü vermek


Ön Takı : (birinin)

düğürcük
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İnce bulgur


duhul
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Girme, giriş


Lisan : Arapça duḫūl

Telaffuz : duhu:l

duhuliye

İlgili Kelimeler:

duhuliye kartı

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Giriş ücreti

Örnek:

1. On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi.

1. On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi.


Lisan : Arapça duḫūliyye

Telaffuz : duhu:liye

duhuliye kartı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giriş belgesi, girimlik


dük
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Avrupa ülkelerinde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk unvanı


Lisan : Fransızca duc

duka
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Dük unvanının eskiden kullanılan biçimi

Örnek:

1. Sırplar bir defa İpek'te kongreye benzer bir toplantı yaparak imparatorluktan ayrılmak ve Sırbistan tacını Savoie dukasına vermek istediler.

1. Sırplar bir defa İpek'te kongreye benzer bir toplantı yaparak imparatorluktan ayrılmak ve Sırbistan tacını Savoie dukasına vermek istediler.

2. Bir tür Venedik altın akçesi

Örnek:

1. ... Osmanlı Devleti'ne yıllık otuz bin duka altın vergi verecek.

1. ... Osmanlı Devleti'ne yıllık otuz bin duka altın vergi verecek.


Lisan : İtalyanca duca

Telaffuz : du'ka

dukalık
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Bir dukanın yönetiminde bulunan ülke

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dar kadro ile dilediği gibi yönetme


dükkân
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Esnafın perakende satış yaptığı, küçük zanaat sahiplerinin çalıştıkları yer

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri

Örnek:

1. Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular.

1. Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular.

3. argo , argo , argo , argo , Kumarhane


Lisan : Arapça dukkān

dükkâncı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dükkân işleten kimse

Örnek:

1. Dükkâncıları bayrak asmaya teşvik edecekti.

1. Dükkâncıları bayrak asmaya teşvik edecekti.


dükkâncılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dükkâncının yaptığı iş


düklük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dük olma durumu

2. Bir dükün yönetimindeki ülke


dul

İlgili Kelimeler:

dulaptal otu, dulavrat otu, karadul

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek

Örnek:

1. Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar.

1. Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar.


dul kalmak
Anlamı:

1. kadın veya erkeğin eşi ölmek

Örnek:

1. Hatice Hanım, pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı.

1. Hatice Hanım, pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı.


dulaptal otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dulaptal otugillerin örnek bitkisi olan, Kuzeydoğu Anadolu dağlarında yetişen, çiçekleri güzel kokan, çalı görünüşünde, çok yıllık bir bitki (Daphne mezereum)


dulaptal otugiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Örnek bitkisi dulaptal otu olan, taçsız iki çeneklilerden bir familya