Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dublaj
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Seslendirme

2. Yabancı dildeki filmlerin başka bir dile çevrilmesi işi

Örnek:

1. Bazı kere bana hani film Türkçeleştirirler ya, dublaj mıdır nedir, öyle bir şey yapıyormuşum gibime geliyor.

1. Bazı kere bana hani film Türkçeleştirirler ya, dublaj mıdır nedir, öyle bir şey yapıyormuşum gibime geliyor.

3. spor , spor , spor , spor , Voleybolda blok yapan arkadaşının arkasında bıraktığı boşluğu doldurma


Lisan : Fransızca doublage

Telaffuz : l ince okunur

dublajcı
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Seslendirici


dublajcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Seslendiricilik


duble

İlgili Kelimeler:

duble paça, duble yol

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı

Örnek:

1. İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri, bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor.

1. İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri, bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor.

2. Giysilerin iç bölümüne geçirilip kumaşla birlikte dikilen astar veya giysilerin içine ayrı olarak giyilen giyecek

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçkide belirli olan tek ölçüsünün iki katı


Lisan : Fransızca doublé

duble etmek
Anlamı:

1. astar geçirmek


duble paça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kumaşın dışa katlanarak dikilmesiyle oluşturulan paça türü


duble paçalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Paçası duble paça biçiminde olan


duble yol
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölünmüş yol


dubleks

İlgili Kelimeler:

dubleks daire

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İki katlı (ev)


Lisan : Fransızca duplex

dubleks daire
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir apartmanda kendi iç merdiveni ile birbirine bağlanan iki ayrı kattan oluşan tek daire


dublör
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Benzer


Lisan : Fransızca doubleur

dublörlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dublör olma durumu, dublörün yaptığı iş


dubniyum
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 105, atom ağırlığı 262 olan, 25 °C'de katı olduğu, gümüş renginde veya gri renkte olduğu tahmin edilen, kaliforniyum ile azot atomlarının reaksiyonu sonucu elde edilen yapay bir element (simgesi Db)


Telaffuz : du'bniyum

düçar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uğramış, yakalanmış, tutulmuş


Lisan : Farsça dūçār

Telaffuz : dü:ça:r

düçar olmak
Anlamı:

1. uğramak, yakalanmak, tutulmak


dudağını (veya dudaklarını) ısırmak
Anlamı:

1. yakışıksız bir durum karşısında şaşmak

Örnek:

1. Koca Ali bu kararı duyunca ömründe ilk defa olarak sarardı. Dudaklarını ısırdı.

1. Koca Ali bu kararı duyunca ömründe ilk defa olarak sarardı. Dudaklarını ısırdı.


dudağının ucuna gelmek
Anlamı:

1. hemen söyleyecek durumda olmak

Örnek:

1. Bayram, dudağının ucuna gelen soruyu soramadı.

1. Bayram, dudağının ucuna gelen soruyu soramadı.


dudak

İlgili Kelimeler:

dudak benzeşmesi, dudak boyası, dudak çukuru, dudakdeğmez, dudak eşlemesi, dudak kalemi, dudak tiryakisi, dudak ünsüzü, dudak yarığı, alt dudak, bal dudak, diş-dudak ünsüzü, diş eti-dudak ünsüzü, tavşan dudak, üst dudak, yarık dudak, dilberdudağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri

Örnek:

1. Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı.

1. Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ağız

Örnek:

1. Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz.

1. Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz.


dudak (veya dudağını) bükmek
Anlamı:

1. bir şeyi beğenmediğini, küçümsediğini belli etmek, umursamamak, pek aldırış etmemek

Örnek:

1. Masalların yıllarca uzakları gösteren büyülü aynasına bugünün çocukları dudak bükerler.

1. Masalların yıllarca uzakları gösteren büyülü aynasına bugünün çocukları dudak bükerler.


dudak (veya dudağını) büzmek
Anlamı:

1. ağlayacak gibi olmak


dudak benzeşmesi
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dudak ünsüzlerinin veya yuvarlak ünlülerin düz ünlüleri etkileyip yuvarlaklaştırması


dudak boyası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dudakları boyamak için kullanılan kokulu, renkli madde, ruj


dudak çukuru
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üst dudağın ortasındaki oluk


dudak dudağa gelmek (veya kalmak)
Anlamı:

1. öpüşmek

Örnek:

1. Bir zaman böyle birbirini karşılıklı öpücüklere boğduktan sonra, nefesleri kesilinceye kadar dudak dudağa kaldılar.

1. Bir zaman böyle birbirini karşılıklı öpücüklere boğduktan sonra, nefesleri kesilinceye kadar dudak dudağa kaldılar.


dudak eşlemesi
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Sözlendirmede, perdedeki görüntüde yer alan dudak hareketlerine uygun ses çıkarma