92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her türlü gereksinimini gidermiş, tatmin olmuş, müstağni
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İyice doymak, doygun bir duruma gelmek
1. isim , isim , isim , isim , Doygun olma durumu, gönül tokluğu, istiğna, tatmin
2. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Bir isteğin yerine gelmesi, bir şeyin elde edilmesi, varılmak istenen bir hedefe ulaşılmasından doğan duygu, tatmin
1. Aradığım cinsten bir huzura, bir doygunluğa doğru götürüyordu.
1. Aradığım cinsten bir huzura, bir doygunluğa doğru götürüyordu.
doyma noktası, aşırı doyma
1. isim , isim , isim , isim , Doymak işi
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması
1. Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir.
1. Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir.
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması
4. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba
1. isim , isim , isim , isim , Doyuma ulaşma sınırı
1. Korkunun bile bir son merhalesi, doyma noktası vardır.
1. Korkunun bile bir son merhalesi, doyma noktası vardır.
doya doya
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
1. Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım.
1. Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım.
2. -e , -e , -e , -e , Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak
1. Toprak suya doydu.
1. Toprak suya doydu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
1. Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.
1. Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.
gözü doymaz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açgözlü
1. Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!
1. Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şey yiyerek tok duruma gelmiş
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İsteği kalmamış, isteği giderilmiş, tatmin olmuş
3. kimya , kimya , fizik , fizik , kimya , kimya , fizik , fizik , Doyma durumuna gelmiş (gaz, sıvı veya elektromıknatıs), meşbu
1. -e , -e , -e , -e , Doymak işi yapılmak
1. Bu kadar yemekle doyulur mu? Güzel şeylere doyulmaz.
1. Bu kadar yemekle doyulur mu? Güzel şeylere doyulmaz.
doyumevi, doyum noktası
1. isim , isim , isim , isim , Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
2. Bazı istekleri giderme, tatmin, orgazm
1. bir şeyden bıkılmamak
1. İnsanına, nimetine, hayaline, hürriyetine, şairine, şarabına doyum olmuyor.
1. İnsanına, nimetine, hayaline, hürriyetine, şairine, şarabına doyum olmuyor.
2. bir şey yetmemek, bir şeye kanamamak
3. bir şeyi çok fazla beğenmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doymuş, doyumu olan
1. Gazetecilikten hocalığa, siyasetçilikten romancılığa kadar doyumlu bir hayat yaşamıştı.
1. Gazetecilikten hocalığa, siyasetçilikten romancılığa kadar doyumlu bir hayat yaşamıştı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doyulacak miktarda olan
1. Doyumluk değil tadımlık.
1. Doyumluk değil tadımlık.
2. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çapul, yağma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tatmin olmayan
2. Sonu gelmeyen, sınırsız
1. Erhan'ı doyumsuz bir sevgi ile kucakladılar.
1. Erhan'ı doyumsuz bir sevgi ile kucakladılar.
3. Bıkılmayan
1. isim , isim , isim , isim , Doymama durumu
2. Tatmin olamama, cinsel birleşmede orgazma ulaşamama