92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Dövülmek işi
1. Benim ürkekliğim ise yanımda başkalarının dövülmesinden geliyor.
1. Benim ürkekliğim ise yanımda başkalarının dövülmesinden geliyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dövme işine konu olmak
1. Ama ne kovulmuş ne de dövülmüştü.
1. Ama ne kovulmuş ne de dövülmüştü.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek
1. Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu.
1. Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok üzülmek
1. Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum.
1. Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum.
danışıklı dövüş, horoz dövüşü, kör dövüşü
1. isim , isim , isim , isim , Dövme işi
2. Tokat, yumruk, tekme gibi saldırışlarla yapılan kavga
1. Mektep çıkışlarında canavarca dövüşler olurdu.
1. Mektep çıkışlarında canavarca dövüşler olurdu.
1. isim , isim , isim , isim , Dövüşmeyi seven kimse
1. Son darbesini indirecek bir dövüşçü gibi toplandı.
1. Son darbesini indirecek bir dövüşçü gibi toplandı.
1. isim , isim , isim , isim , Dövüşçü olma durumu
1. Kavgacı karakterini kaybetmiş ancak yaşlı kadınların elinde dövüşçülüğünü ara sıra diriltebiliyor.
1. Kavgacı karakterini kaybetmiş ancak yaşlı kadınların elinde dövüşçülüğünü ara sıra diriltebiliyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Dövüşme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi dövüşen veya dövüşmeyi seven
1. Eski dövüşken gür sesli erkek Osmanoğulları tanınamıyordu.
1. Eski dövüşken gür sesli erkek Osmanoğulları tanınamıyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı birbirini dövmek, vuruşmak
1. Öyle yiğitçe, öyle gözünü daldan budaktan sakınmadan dövüşmüş, atına binip oradan uzaklaşmıştı.
1. Öyle yiğitçe, öyle gözünü daldan budaktan sakınmadan dövüşmüş, atına binip oradan uzaklaşmıştı.
2. -le , -le , -le , -le , İki silahlı kuvvet çatışmak
3. spor , spor , spor , spor , Boks yapmak
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Doyasıya
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Doyma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Doyuncaya kadar yiyerek
1. Sofradan doyasıya kalktıkları gün bahtiyardırlar.
1. Sofradan doyasıya kalktıkları gün bahtiyardırlar.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeterince
1. Babamı doyasıya göremedim.
1. Babamı doyasıya göremedim.
Telaffuz : doya'sıya