Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dövülgen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövülerek levha durumuna geçebilen (maden)


dövülgenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Madenin dövülgen olma niteliği


dövülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövülmek işi

Örnek:

1. Benim ürkekliğim ise yanımda başkalarının dövülmesinden geliyor.

1. Benim ürkekliğim ise yanımda başkalarının dövülmesinden geliyor.


dövülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dövme işine konu olmak

Örnek:

1. Ama ne kovulmuş ne de dövülmüştü.

1. Ama ne kovulmuş ne de dövülmüştü.


dövülüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövülme işi


dövünme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövünmek işi


dövünmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek

Örnek:

1. Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu.

1. Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok üzülmek

Örnek:

1. Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum.

1. Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum.


dövünüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövünme işi


dövüş

İlgili Kelimeler:

danışıklı dövüş, horoz dövüşü, kör dövüşü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövme işi

2. Tokat, yumruk, tekme gibi saldırışlarla yapılan kavga

Örnek:

1. Mektep çıkışlarında canavarca dövüşler olurdu.

1. Mektep çıkışlarında canavarca dövüşler olurdu.


dövüşçü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüşmeyi seven kimse

Örnek:

1. Son darbesini indirecek bir dövüşçü gibi toplandı.

1. Son darbesini indirecek bir dövüşçü gibi toplandı.


dövüşçülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüşçü olma durumu

Örnek:

1. Kavgacı karakterini kaybetmiş ancak yaşlı kadınların elinde dövüşçülüğünü ara sıra diriltebiliyor.

1. Kavgacı karakterini kaybetmiş ancak yaşlı kadınların elinde dövüşçülüğünü ara sıra diriltebiliyor.


dövüşebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüşebilmek işi


dövüşebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Dövüşme ihtimali veya imkânı bulunmak


dövüşken
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi dövüşen veya dövüşmeyi seven

Örnek:

1. Eski dövüşken gür sesli erkek Osmanoğulları tanınamıyordu.

1. Eski dövüşken gür sesli erkek Osmanoğulları tanınamıyordu.


dövüşkenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüşken olma durumu


dövüşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüşmek işi


dövüşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı birbirini dövmek, vuruşmak

Örnek:

1. Öyle yiğitçe, öyle gözünü daldan budaktan sakınmadan dövüşmüş, atına binip oradan uzaklaşmıştı.

1. Öyle yiğitçe, öyle gözünü daldan budaktan sakınmadan dövüşmüş, atına binip oradan uzaklaşmıştı.

2. -le , -le , -le , -le , İki silahlı kuvvet çatışmak

3. spor , spor , spor , spor , Boks yapmak


dövüştürebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüştürebilmek işi


dövüştürebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dövüştürme ihtimali veya imkânı bulunmak


dövüştürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövüştürmek işi


dövüştürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dövüşmelerini sağlamak


doya doya
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Doyasıya

Örnek:

1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.

1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.


doyabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doyabilmek işi


doyabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Doyma ihtimali veya imkânı bulunmak


doyasıya
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Doyuncaya kadar yiyerek

Örnek:

1. Sofradan doyasıya kalktıkları gün bahtiyardırlar.

1. Sofradan doyasıya kalktıkları gün bahtiyardırlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeterince

Örnek:

1. Babamı doyasıya göremedim.

1. Babamı doyasıya göremedim.


Telaffuz : doya'sıya