92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Çekirdeğinde bir proton ve bir nötron bulunduran hidrojen atomunun bir izotopu, ağır hidrojen (simgesi D)
Lisan : Fransızca deuterium
Telaffuz : döte'ryum
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ağaçtan yapılmış havan
1. Sarımsak döveci.
1. Sarımsak döveci.
döviz işlemi, döviz kuru, efektif döviz
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Ülkeler arası ödemelerde kullanılabilecek para, çek, poliçe vb. her türlü ödeme aracı
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Yabancı ülke parası
3. Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez veya karton
Lisan : Fransızca devise
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yerli paranın herhangi bir yabancı paraya veya yabancı bir paranın yerli paraya çevrilmesi işi
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yabancı paranın millî paraya karşı değeri
1. isim , isim , isim , isim , Bankalara dövizle borçlanıp borcunu ödeyemeyerek edindiği malı yok pahasına elinden çıkarmak zorunda kalan kimse
Lisan : Fransızca devise + Farsça -zede
1. isim , isim , isim , isim , Dövmek işi
1. Sanırım, yazılarımdan ötürü beni pohpohlayanlardan çok beni dövmeye kalkanlar haklıydı.
1. Sanırım, yazılarımdan ötürü beni pohpohlayanlardan çok beni dövmeye kalkanlar haklıydı.
2. Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan yazı veya resim
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövülerek yapılan
1. Dövme dondurma.
1. Dövme dondurma.
5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma
1. vücuda dövme işlemek
1. Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı.
1. Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı.
1. isim , isim , isim , isim , Kullanılmadan önce dövülmesi gereken maden filizlerini veya diğer maddeleri döven işçi
2. Vücuda dövme yapan kimse
topukdöven, biçerdöver
1. -i , -i , -i , -i , Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak
1. Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!
1. Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!
2. Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
3. -de , -de , -de , -de , Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
1. Döveçte karabiber dövmek.
1. Döveçte karabiber dövmek.
4. Ezmek
5. Çırpmak
6. Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
1. Demiri tavında dövmeli.
1. Demiri tavında dövmeli.
7. Topa tutmak
1. Gemi kaleyi dövdü.
1. Gemi kaleyi dövdü.
8. Çarpmak, sertçe dokunmak
1. Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan.
1. Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan.
9. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davul vb. çalmak, vurmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövmesi olan
1. Çevresi dövmeli gümüş taslar içinde içilen buzlu bir ahududu şurubunun bir yaz sonu ılıklığıyla dolu kokusuna doyum olmadığını söylerler.
1. Çevresi dövmeli gümüş taslar içinde içilen buzlu bir ahududu şurubunun bir yaz sonu ılıklığıyla dolu kokusuna doyum olmadığını söylerler.
1. isim , isim , isim , isim , Mısır ve buğday dövmeye yarayan, yarma buğday yapan bir araç