Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
döteryum
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Çekirdeğinde bir proton ve bir nötron bulunduran hidrojen atomunun bir izotopu, ağır hidrojen (simgesi D)


Lisan : Fransızca deuterium

Telaffuz : döte'ryum

dövdürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövdürmek işi


dövdürmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dövme işini yaptırmak


dövdürtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövdürtmek işi


dövdürtmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Dövdürme işini yaptırmak

2. Dövme yaptırmak


dövdürtülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövdürtülmek işi


dövdürtülmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Birine dövdürülmek


dövdürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövdürülmek işi


dövdürülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dövme işi yaptırılmak


dövebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövebilmek işi


dövebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dövme ihtimali veya imkânı bulunmak


döveç
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ağaçtan yapılmış havan

Örnek:

1. Sarımsak döveci.

1. Sarımsak döveci.


döviz

İlgili Kelimeler:

döviz işlemi, döviz kuru, efektif döviz

Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Ülkeler arası ödemelerde kullanılabilecek para, çek, poliçe vb. her türlü ödeme aracı

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Yabancı ülke parası

3. Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez veya karton


Lisan : Fransızca devise

döviz işlemi
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yerli paranın herhangi bir yabancı paraya veya yabancı bir paranın yerli paraya çevrilmesi işi


döviz kaçırmak
Anlamı:

1. yurt dışına izinsiz döviz çıkarmak


döviz kuru
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Yabancı paranın millî paraya karşı değeri


dövizzede
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bankalara dövizle borçlanıp borcunu ödeyemeyerek edindiği malı yok pahasına elinden çıkarmak zorunda kalan kimse


Lisan : Fransızca devise + Farsça -zede

dövme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövmek işi

Örnek:

1. Sanırım, yazılarımdan ötürü beni pohpohlayanlardan çok beni dövmeye kalkanlar haklıydı.

1. Sanırım, yazılarımdan ötürü beni pohpohlayanlardan çok beni dövmeye kalkanlar haklıydı.

2. Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan yazı veya resim

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövülerek yapılan

Örnek:

1. Dövme dondurma.

1. Dövme dondurma.

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma


dövme yapmak
Anlamı:

1. vücuda dövme işlemek

Örnek:

1. Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı.

1. Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı.


dövmeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kullanılmadan önce dövülmesi gereken maden filizlerini veya diğer maddeleri döven işçi

2. Vücuda dövme yapan kimse


dövmecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövmecinin yaptığı iş


dövmek fiil

İlgili Kelimeler:

topukdöven, biçerdöver

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak

Örnek:

1. Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!

1. Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!

2. Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek

3. -de , -de , -de , -de , Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek

Örnek:

1. Döveçte karabiber dövmek.

1. Döveçte karabiber dövmek.

4. Ezmek

5. Çırpmak

6. Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek

Örnek:

1. Demiri tavında dövmeli.

1. Demiri tavında dövmeli.

7. Topa tutmak

Örnek:

1. Gemi kaleyi dövdü.

1. Gemi kaleyi dövdü.

8. Çarpmak, sertçe dokunmak

Örnek:

1. Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan.

1. Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan.

9. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davul vb. çalmak, vurmak


dövmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövmesi olan

Örnek:

1. Çevresi dövmeli gümüş taslar içinde içilen buzlu bir ahududu şurubunun bir yaz sonu ılıklığıyla dolu kokusuna doyum olmadığını söylerler.

1. Çevresi dövmeli gümüş taslar içinde içilen buzlu bir ahududu şurubunun bir yaz sonu ılıklığıyla dolu kokusuna doyum olmadığını söylerler.


dövmelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mısır ve buğday dövmeye yarayan, yarma buğday yapan bir araç


dövmesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dövmesi olmayan