92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Döşeme işini yaptırmak
1. Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım.
1. Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım.
1. isim , isim , isim , isim , Hayvanın ön iki bacağı ile göbek arasındaki etten yapılan pastırma
Telaffuz : dö'şgömü
deve döşlü, döllü döşlü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Döşü olan
dost canlısı, dost düşman, dost kazığı, eş dost, kadim dost, yakın dost, zendost, aile dostu, baba dostu, can dostu, iyi gün dostu, kara gün dostu
1. isim , isim , isim , isim , Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı
1. Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın
1. Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın
2. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo
1. Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı.
1. Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı.
3. Sahibine sevgi gösteren hayvan
1. Köpek insan dostudur.
1. Köpek insan dostudur.
4. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse
1. Kitap dostu.
1. Kitap dostu.
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
1. Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar.
1. Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar.
Lisan : Farsça dūst
1. `yakınlarımız, eksikliklerimizi çekinmeden söylerler` anlamında kullanılan bir söz
1. `dost olan kimsenin söylediği söz, acı da olsa insanın iyiliği içindir.` anlamında kullanılan bir söz
1. `iyi bir görüntü verebilmek için her zaman temiz giyinip kuşanmak gereklidir` anlamında kullanılan bir söz
1. `dostlarını olabildiğince çoğalt, düşmanlarını olabildiğince azalt` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Arkadaş canlısı
1. `gerçek dost uyarmak, kusurun düzeltilmesini sağlamak amacıyla ayıbı yüze karşı söyler` anlamında kullanılan bir söz
1. `gerçek dost, arkadaşının sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumdadır` anlamında kullanılan bir söz
1. zamir , zamir , mecaz , mecaz , zamir , zamir , mecaz , mecaz , Herkes
1. İmzanın arkasına saklanan adam, dost düşman her kim olursa olsun maksat hasıl olmuştu.
1. İmzanın arkasına saklanan adam, dost düşman her kim olursa olsun maksat hasıl olmuştu.
1. bir kişiyi dost olarak kabul etmek
1. Yolda iki dost edinip on gün birisinin, on gün ötekinin erzak torbasından karnını doyurdu.
1. Yolda iki dost edinip on gün birisinin, on gün ötekinin erzak torbasından karnını doyurdu.
1. `alışverişte iki taraf da kendi çıkarını düşündüğünden iki dost arasındaki alışveriş dostluğu bozabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. `gerçek dost üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Dost bilinen kimseden gelen zarar veya kötülük
1. yakınlık kurmak, ahbap olmak
1. El ele vererek dost olduk hemen / Yorulmaz dostuyla birlikte giden
1. El ele vererek dost olduk hemen / Yorulmaz dostuyla birlikte giden
1. `dost olan kimsenin söylediği söz, acı da olsa insanın iyiliği içindir` anlamında kullanılan bir söz
1. ele güne karşı
2. dostlara üzüntü vermemek, düşmanları da sevindirmemek için