92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Dondurma yapan veya satan kimse
1. Uzakta mahalle mahalle dolaşan dondurmacının sesi.
1. Uzakta mahalle mahalle dolaşan dondurmacının sesi.
2. Dondurma satılan yer
1. -i , -i , -i , -i , Donmasını sağlamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sabitlemek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hareketsiz hâle getirmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soğutmak
1. Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim
1. Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işin gerektirdiği sorumluluk ve yetkileri geçici bir süre için kullanmamak üzere durdurmak
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beklemeye almak
1. Nicedir yaşam işlevlerini sınırlamış, kapasitesinin altına inivermiş, madde değişimini dondurmuştu.
1. Nicedir yaşam işlevlerini sınırlamış, kapasitesinin altına inivermiş, madde değişimini dondurmuştu.
1. isim , isim , isim , isim , İçine katıldığı sıvının belli bir dereceye kadar donmasını önleyen kimyasal bir madde, antifriz
1. isim , isim , isim , isim , Döndürmek işi, irca, tahvil
1. Sohbeti o yana döndürmeye çalıştım.
1. Sohbeti o yana döndürmeye çalıştım.
baş döndürücü
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dönmesini sağlamak
2. -i , -i , -i , -i , Başarısız saymak, geri çevirmek
1. Sınavda döndürmüşler.
1. Sınavda döndürmüşler.
3. Çevirmek, bükmek
1. Oğlu başını arkaya döndürdü.
1. Oğlu başını arkaya döndürdü.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ... bir duruma getirmek
1. Beni serseme döndürdü.
1. Beni serseme döndürdü.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Düzene koymak, yönetmek
1. Tek başına bütün evi döndürüyor.
1. Tek başına bütün evi döndürüyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dondurma işine konu olmak veya dondurma işi yapılmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beklemeye alınmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değişmez duruma getirilmek
1. İşçi ücretlerinin dondurulması.
1. İşçi ücretlerinin dondurulması.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soğutucu aracılığıyla buzlu duruma getirilmiş
1. Dondurulmuş et.
1. Dondurulmuş et.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beklemeye alınmış
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değiştirilemez durumda tutulmuş
1. uzun süre gezerek
1. Bahçenin içinde döne dolaşa meşhur kuyunun yanına geldiğimiz zaman...
1. Bahçenin içinde döne dolaşa meşhur kuyunun yanına geldiğimiz zaman...
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dönme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim.
1. Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Dalgalı akımlı elektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüm, rotor
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak (kimse), kahpe
1. Esasen bende kabahat ki sizin gibi dönek insanlarla yola çıkmışım.
1. Esasen bende kabahat ki sizin gibi dönek insanlarla yola çıkmışım.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dönek gibi
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (döne'kçe) Döneğe yakışır bir biçimde
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Kendi ekseni çevresinde dönerek oluşmuş
1. Dönel koni. Dönel silindir.
1. Dönel koni. Dönel silindir.