Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
-den yana
Anlamı:

1. için

Örnek:

1. Çocuklardan yana üzülmeyin.

1. Çocuklardan yana üzülmeyin.

2. -e kalırsa

Örnek:

1. Benden yana helal olsun.

1. Benden yana helal olsun.


-den yana çıkmak
Anlamı:

1. birinin yanlısı olmak, birini tutmak


-den yana olmak
Anlamı:

1. birinin tarafını tutmak

Örnek:

1. Balıkçı da kahveciden yana.

1. Balıkçı da kahveciden yana.


-di'li geçmiş
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , 343 belirli geçmiş


-miş'li geçmiş
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , 343 belirsiz geçmiş


...-e gelince
Anlamı:

1. `sıra gelince, ilgili olarak` anlamlarına gelerek bir konu bittikten sonra sözü başka bir konuya getirmeye yarayan bir söz

Örnek:

1. Balkonlara gelince, bunlar da kattan kata değişiyordu.

1. Balkonlara gelince, bunlar da kattan kata değişiyordu.


...-in karesi
Anlamı:

1. matematik , matematik , matematik , matematik , bir sayının kendisiyle çarpımı


...-inde değil
Anlamı:

1. bir şeyin söylenen niteliğine önem vermemeyi anlatan bir söz

Örnek:

1. Ben parasında değilim, yeter ki iyi bir şey olsun.

1. Ben parasında değilim, yeter ki iyi bir şey olsun.


...-meye görsün (veya gör)
Anlamı:

1. söz konusu eylemin doğuracağı sonuca kesinlik kazandırmak için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Âlemi aydınlatan güneş bir parça yaklaşmaya görsün, her şey yanar gider.

1. Âlemi aydınlatan güneş bir parça yaklaşmaya görsün, her şey yanar gider.


...-nın başında gelmek (veya yer almak)
Anlamı:

1. önem sıralamasında önde olmak

Örnek:

1. Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malum.

1. Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malum.


... -e kuvvet
Anlamı:

1. herhangi bir şeye ağırlık verildiğinde kullanılan bir söz

Örnek:

1. Paraya kuvvet.

1. Paraya kuvvet.


... azmanı
Anlamı:

1. ...'nın çok gelişmişi, iri yapılısı

Örnek:

1. Bodrum'daki parasız öğrenci de gelmiş, yanında da köpek azmanı.

1. Bodrum'daki parasız öğrenci de gelmiş, yanında da köpek azmanı.


... bir hâl almak (hâle girmek)
Anlamı:

1. ... bir duruma gelmek

Örnek:

1. Hastalık tehlikeli bir hâl aldı.

1. Hastalık tehlikeli bir hâl aldı.


... canlısı (olmak)
Anlamı:

1. bir şeye aşırı derecede düşkün (olmak)


... damgasını vurmak
Anlamı:

1. biri hakkında kötü bir yargıya varmak

Örnek:

1. Fakat gel gör ki insana aşüfte yahut hırsız damgasını vurmak için bu kâfi değildir.

1. Fakat gel gör ki insana aşüfte yahut hırsız damgasını vurmak için bu kâfi değildir.


... delisi (olmak)
Anlamı:

1. bir şeye aşırı derecede düşkün (olmak)

Örnek:

1. Oyun delisi.

1. Oyun delisi.


... demeye getirmek
Anlamı:

1. doğrudan söylemeyip dolayısıyla anlatmak

Örnek:

1. Hadi, sedirin önünde tepsiyi elimden sen al, demeye getiriyormuş.

1. Hadi, sedirin önünde tepsiyi elimden sen al, demeye getiriyormuş.


... demeye kalmamak
Anlamı:

1. söylemeye, yapmaya fırsat olmamak

Örnek:

1. İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı.

1. İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı.


... den kalır yeri yok
Anlamı:

1. ayrımsız, farksız

Örnek:

1. Bu heriften bıktım. Macit'ten kalır yeri yok.

1. Bu heriften bıktım. Macit'ten kalır yeri yok.


... durumuna düşmek
Anlamı:

1. şartları kötüleşmek


... durumunda olmak (veya bulunmak)
Anlamı:

1. zorunluluğunda olmak


... düşkünü (olmak)
Anlamı:

1. bir şeye aşırı derecede düşkün (olmak)


... duygusu uyandırmak
Anlamı:

1. bir duygu oluşturmak


... elinden çıkmak
Anlamı:

1. biri tarafından yapıldığı belli olmak

Örnek:

1. Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi elinden çıkmış.

1. Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi elinden çıkmış.


... fırın ekmek yemesi lazım
Anlamı:

1. `bir duruma erişmek için pek çok emek vermesi, çalışması gerekir` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Onun usta olması için daha beş fırın ekmek yemesi lazım.

1. Onun usta olması için daha beş fırın ekmek yemesi lazım.